Thursday, March 12, 2009

go away goals.. uzatmalarda kural değişmeli mi?

Dün akşam Roma ve Arsenal uzatmalarda birer gol atsalardı, Arsene Wenger, hiç hazzetmediği deplasman golleri kuralı sayesinde tur atlayacaktı:


İlk '90 dakika'yı Arsenal 1-0 önde bitiriyor;
İkinci '90 dakika'yı Roma 1-0 önde bitiriyor.


Bu ana kadar son maçı evinde oynayan takımın en azından psikolojik bir avantajı olmuş. Tabi ki buna katılmayacak, takımının yapısı nedeniyle ilk maçı içerde oynamayı tercih edecek bir kaç takım/hoca vardır. Yine de her iki durumda da bir takımın az da olsa avantajlı hissedeceği kabul edilebilir.

İki ayrı maç oynanıyor,
bitiyor ve sonunda eşitlik bozulmuyor.


Haftaya Fransa-Almanya sınırında 3. bir maçın tatbiği imkansız, ve bir 30 dk. daha oynatıp bu işi acilen çözmek için tüm şartlar halihazırda mevcut olduğundan oracıkta oynatılıyor bu 30 'ekstra=aslında hesapta olmayan' dakika.


Yeniden para atışı yapılıyor.


Bu uzatma sadece Roma'daki maç ile ilgili de değil. İlk maçın sonucunun da doğrudan sebep olduğu bir durum. Kısıtlı imkanları olan üçüncü bir maç gibi artık bu noktadan sonra.



Tamam bu üçüncü maç da Roma taraftarları önünde oynanıyor ve Arsenal'in gol atması nispeten daha zor. -Roma’nın yaş ve kondisyon ortalamasını bir kenara bırakırsak tabi ki.- Yine de öncesinde Londra'ya gidilip bir 30 dk da orada oynanmadığı için, özünde iki maça da bağlı olan bu 3. kısa maç iki maçtan da bağımsız oynatılmalı belki de.


Yani uzatmalar 1-1 bitseydi Arsenal’in 1-2 kazanmış kabul edilmesi yerine,penaltılara gidilmesi hakka hukuğa daha uygun olmaz mı?


44 yıllık ‘deplasman golleri’ tarihinde buna

–doğruluğu, haklılığı tartışılabilecek olsa da-

en güzel karşı cevap:


Rangers’ın kazandığı tek Avrupa Kupası (72’ Kupa Galipleri):


Henüz 2. turda:

  • İlk ayak : Rangers 3–2 Sporting
  • İkinci ayak, 90 dk sonunda: Sporting 3–2 Rangers
  • İkinci ayak, uzatmalar sonunda: Sporting 4–3 Rangers


Hakem benimle aynı görüşte olacak ki Sporting’in 3-0 kazandığı penaltıları attırıyor; Ancak sonrasında Rangers’ın itirazı kabul ediliyor ve masabaşında turu, sonrasında da kupayı kazanıyor.


Bu çerçevede 2003 CL Yarı Finalinde Milan’ın 0-0 ve 1-1 lik skorlarla yabancısı(!) olduğu Guiseppe Meazza’da attığı ‘deplasman’ golleriyle Inter’i elemesi de tartışılabilir. Tabi ki ‘ev sahibi’ne tanınan bilet hakları da bu konuda karşı görüşü destekleyen bir faktör.


1991 Dünya Gençler Şampiyonası Avusturalya İsrail maçına değinmeden bitirmeyelim: Çünkü güvenlik endişesi nedeniyle iki maç da Avusturalya’da oynanıyor ve sonunda ‘deplasman golleri’ sayesinde Avusturalya tur atlıyor (!)

Monday, March 9, 2009

Friday, October 24, 2008

ben ne dediğimi biliyor muyum?




2002-2003 sezonundan gerçek bir röportajdan esinlenildiğini tahmin ediyorum:

Ligin ikinci yarısında zorlu Trabzon deplasmanında Celil'in 87 de attığı golle Samsunspor çok önemli bir galibiyet alır.

Golden en fazla 5 dakika sonra maçın bitmesiyle sahaya giren muhabir, Celil'in gol sevincine hararetle ortak olduğunu ağır çekimde tespit ettiğim Samsunspor'lu Adnan Güngör'ü yakalar:

- Adnan tebrikler!! Ne diyeceksin maç için?

- yaah.. (nefeslenir) abi.. şimdi gerçekten biz çok çalıştık.. çok da pozisyona girdik.. ama olmadı napalım bi puan da iyi..

- (şaşkınlıkla skorbord'u kontrol eder) Adnan kazandınız maçı!?

- ya ben ne dediğimi biliyo muyum yaa.. (sinirlenir ve soyunma odasına gider)


Geçtiğimiz sezon bu başarılı röpörtajın hafifletici nedenleri ortaya çıktı:

Uzun yıllar oynadığı Samsunspor'la Telekom Lig A'da forma giyerken Trabzonspor'a transfer olduğunda, aslında kendisinin Trabzonsporlu olduğunu açıkladı.

Yine de transfer etmeden iki kere düşünürdüm sanırım..

Monday, September 8, 2008

setback king

geçtiğimiz günlerde futbolu altay'da bıraktı hasan özer.. 100'ler kulübü'nün otuz küsür üyesinden biri.. ama 100 gol atmak için en çok yorulan futbolcu sıralamasında bir numara..

hayatı boyunca 11 takım değiştirirken, her sezon -hatta bazen sezon ortasında- taşınıp, yeni takımına alışıp, gol atmaya devam etmiş..

hem de öyle goller ki zafer biryol, murat hacıoğlu, altan gibi fırsat bulsaydı bugün youtube'da eski takımı elazığspor formasıyla, daha eski takımı malatya'ya attığı muhteşem golden çok daha fazlası yer alırdı..

(http://www.youtube.com/watch?v=7-kPBLul-ts)

ama zaten hasan'ı şanslı addetmek zor: şampiyonluğa en çok yaklaştığı iki takımdan birisi trabzon, diğeri gaziantep.. sene 96.. sene 2001..

Wednesday, August 6, 2008

MTK-Fenerbahçe NtvSpor'da

Ercan Taner'in anlatımı ve Rıdvan Dilmen'in yorumları ile..

Yıllardır çok beklediğim, hayalini kurduğum ama Ercan Taner'in LigTV'den ayrılmasıyla bir daha gerçekleşmeyeceğini sandığım manzara.



Bence muhteşem bir anlatım olacak:


- .. ercan çubuklular daha iyi takım kime sorsan..

- Kazzzım gitttiieeeeee ortaaae

- .. gol olur ercan..

- Guiza yeeeerdddeennnnnn, gooolllll kral attııaaaa

- ..çubuklular muhteşem ercan..

Defending Champignons

Bir önceki senenin şampiyonudur, unvanını korumak durumunda olan. Bilindik teamülde.. Türkiye’de durum biraz farklıdır. Bir önceki seneyi ikinci, hatta yedinci sırada bitirse de sarı-lacivert çubuklulardır ‘defending champions’.

İstatistik bazında veya sözlük anlamında değildir belki ama işin tüm rantı noksansız muteberdir çubuklular için: En yüksek beklentilerin muhatabı, en acımasız eleştirilerin sanığı, en yakın en kapsamlı medya takibinin hedefi hep onlardır. En çok harcayan, en çok kazanan; en pahalı bileti satan, en cok bileti satan; en pahalı formayı satan, en çok formayı satan; en çekilemeyen, en nefret edilen, en uzun küfredilen de onlardır. Şampiyonluk kaçırmasından 48 saat geçmeden 4,500 kombine satan yine onlardır.

Matematiksel birincinin âdilâne başarısına saygısızlık değildir bu. Yine de belli belirsiz bir küstahlık/şımarıklık payı da yok sayılamaz. Zaten ikincinin bu küstahlığının birinciye sağladığı motivasyon birinciyi birinci yapmıştır. Bu şımarıklık da ikinciyi ikinci..

Bu sene ‘iki büyükler’ aynı takımlar değiller; hocalar değişti, transferler yapıldı. Yine de aşağıdaki bahis oranlarının bu değişikliklerden, önceki lig performanslarından ya da şampiyonluk başarısından çok rahmetli İslam Çupi’nin sözlerini yansıttığını düşünüyorum. Taraftara geçici bir teselli sağlamak, Fenerium camına yapıştırıp satışları kurtarmak, rakip takım taraftarlarını kızdırmak için değil, bunlardan çok daha öte duyguları başka şekilde izah etmek mümkün olmadığı için söylenmiş o sözler:

Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz.."


Ayrıca, bu alemde iki büyük olduğunu Çarşı da kabul etmiştir..

Monday, August 4, 2008

Outright winner

Sunday, May 10, 2009

Superliga, Turkey

Superleague Winner 2008/09 - 3:00 PM

League Winner
Fenerbahce1.85
Galatasaray2.40
Besiktas6.50
Trabzonspor21.00
Sivasspor50.00
Any other team100.00
Kayserispor200.00
Genclerbirligi250.00
Denizlispor250.00